Fil Köprüsü, 1930 yılında yüksek mühendis Naşit Arıkan tarafından inşa edilmeye başlanmış ve 1932 yılında hizmete açılmıştı. Bu köprü, tıpkı Sünnet Köprüsü gibi geçmişin izlerini taşımaktadır. Sünnet Köprüsü ile kardeş olarak anılan Fil Köprüsü, tarihin derinliklerine doğru uzanmaktadır. Ne yazık ki, Sünnet Köprüsü gibi Fil Köprüsü de yol genişletme ve raylı sistem hatları yapılırken çalışmaları sırasında yıkılmıştır.
FİL KÖPRÜSÜ TARİHÇESİ VE ZEMİN ÇALIŞMALARI
Silahtarağa ve Sünnet köprüleri, aynı tasarım ve yapım prensipleriyle 1932 yılında tamamlanmıştır. Silahtarağa Köprüsü, Kağıthane Deresi üzerinde bulunurken, Sünnet Köprüsü ise Alibey Deresi üzerinde yer alır. Bu iki dere güneyde birleşerek Haliç adını alır. Günümüzde Silahtarağa Köprüsü, önceden aynı bölgede bulunan köprüye atfen “Fil Köprüsü” olarak da adlandırılmaktadır. 2015 yılında Silahtarağa Köprüsü’nü ziyaret etmişsiniz, ancak Sünnet Köprüsü ile ilgili bir ipucu bulamamışsınız. Silahtarağa Köprüsü, 34 metre açıklığa ve 7 metre yüksekliğe sahip olan bir kemer tipi kuşak kemeri olarak inşa edilmiştir. Köprünün genişliği, 5.3 metrelik yol ve her iki tarafta 0.6 metrelik yaya kaldırımından oluşur. Toplam genişlik ise 6.5 metredir. Köprünün tabanı, asfalt ve koruyucu bir tabakadan sonra parke kaldırımı ile kaplanmıştır.
Köprü tipi, zemin koşullarının oldukça zayıf ve çürük olduğu göz önüne alınarak belirlenmiştir. Bu zemin koşulları, Silahtarağa Elektrik Santrali inşaatı sırasında ortaya çıkmıştır. Zeminin daha iyi anlaşılması için ek sondajlar yapılmış ve 23 metre uzunluğunda bir ahşap kazık test edilmiştir. Test sonucunda, zayıf zeminin 20 metre derinlikte olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle köprü kazıkları uzun olmalı ve kazık yükleri kontrollü bir şekilde tutulmalıdır.
FİL KÖPRÜSÜ NASIL YAPILDI?
Mil içinde kazık çakma ve iskele kurma imkânının olmadığından dolayı, Silahtarağa Köprüsü’nün inşası için öncelikle ahşap kafes sistemli bir kiriş kullanılarak kenar ayaklara oturan kemer betonları dökülmüştür. Kemer tamamlandıktan sonra, döşeme, gergi ve askılar gibi diğer yapı elemanları inşa edilmiştir. Bu şekilde, askı ve gergilerin çatlamasının önüne geçmek adına gerilimlere karşı dayanıklılık sağlanmıştır. İnşaat süreci, 25 Ağustos 1930 tarihinde yapılan ihale ve sözleşme ile başlamış ve 25 Temmuz 1932 tarihinde tamamlanmıştır.